Kültür

Paris, 2030’a kadar Avrupa’nın en yeşil şehri olacak

Büyük bulvarlar ve çakıl parklarından ibaret olan şehrin imajına artık yeşil bir görünüm kazandırılması amaçlanıyor.

Değişime açık olmak; popüler görüntüsü ve gelenekselliği göz önüne alındığında Paris’le ilişkilendirebileceğiniz bir özellik olmaktan oldukça uzak görünüyor. Fakat Fransa’nın başkenti, şimdilerde şehir hayatının çevreyle daha uyumlu olması amacıyla değişim sürecine giriyor. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, 2014 yılında ilk seçildiği günden bu yana kampanyalarında yeşil politikalarına öncelik vermeye devam ediyor, bu politikalara göre de hareket ediyor.

Son 5 yıl içinde Paris’in herhangi bir noktasında yürüdüyseniz, size devasa bir şantiye alanı gibi gelmiş olabilir. Ancak Hidalgo’nun göreve gelmesiyle işler biraz değişti. Şehir genelinde yaklaşık 1448 km mil bisiklet yolu oluşturuldu. Tam merkezde Seine Nehri boyunca uzanan rıhtımlar da dahil olmak üzere, ana yollar tamamen trafiğe kapatıldı. Madeleine, Nation ve Bastille’in dünyaca ünlü plazaları, daha yaya dostu olması için yeniden tasarlandı. 2024’ten itibarıyla da şehirde tüm dizel arabaların kullanımı yasaklanacak ve 2030’a kadar benzinli arabaların kullanımı son bulacak.

Taksi şoförleri ve araç lobisinin diğer üyeleri, bu önlemlerin çoğuna karşı her ne kadar kitlesel protestolar düzenlese de şehir, yeşil politikalarına yılmadan devam ediyor. Geçtiğimiz yıl boyunca daha fazla değişiklik yapmak için sokakların önemli ölçüde boşalmasından da en iyi şekilde yararlanıyor. Örneğin, şehirde karantinanın ilk zamanlarında, 65 km’lik yolu ‘korona şeritleri’ olarak adlandırılan bisiklet şeritlerine dönüştürdü ve Louvre’dan Place de la Bastille’e kadar uzanan Rue de Rivoli caddesini araç trafiğine kapattı. Bu girişimler kalıcı hale getirilerek ilk dört bölgenin tamamı şehrin gelecek yılın başlarına kadar yayalaştırılmış olacak.

Aynı zamanda, Hôtel de Ville, Gare de Lyon ve Opéra Garnier gibi önemli simge yapıların yanına dört yeni ‘kent ormanı’ dikilmesi de planlanıyor. 2026 yılına kadar Belediye Başkanı Hidalgo, başkentte 170.000’den fazla ağaç dikme sözü verdi ve şehrin %50’sinin 2030 yılına kadar ekili alanlarla kaplanması amaçlanıyor. Bunun gerçekleşmesine yardımcı olmak için bina yönetmelikleri gevşetilerek Parislilerin mahallelerine ağaç dikilmesi teşvik edilecek. Hidalgo’nun The New York Times’a söylediğine göre, ana hedeflerinden yola çıkılarak şehri bireyin etrafında inşa etmek için çalışmalar devam ediyor. Hidalgo, bunu gerçekleştirmenin en basit yolunun, doğayı kentsel yaşama geri döndürmek olduğunu belirtiyor.

Paris, 2024 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, diğer birçok önemli turistik merkeze yeşil bir görünüm kazandırmayı da planlıyor. Örneğin, Eyfel Kulesi’nin etrafındaki alan, oyunlar için tam zamanında ‘olağanüstü bir parka’ dönüştürülecek. Paris’in en büyük meydanı ve Marie-Antoinette’in idam edildiği yer olan Place de la Concorde’a da yeni ‘park alanları’ eklenecek. Ve Seine-Saint-Denis banliyösü yakında yeni bir ‘çevre dostu’ Olimpiyat Köyü’ne, Medya Şehri^ne ve Olimpik su sporları merkezine ev sahipliği yapacak. Oyunlar için inşa edilen ve Seine’den gelen temiz su ile doldurulan nehir kenarı havuzları daha sonra halkın kullanımına sunulacak.

Bu tür yüksek profilli yeşil projelerin arkasındaki itici gücün çoğu, Seine-Saint-Denis’te gerçekleşen başka bir önemli uluslararası etkinliğe dayanıyor. Aralık 2015’te, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP 21) ev sahipliği yaptığı için tüm gözler Fransız başkentinin bu kuzey köşesindeydi. Görüşmeler, iklim değişikliğine karşı mücadelede bir dönüm noktası olarak belirlendi ve ülkeler, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 2C’den fazla sınırlama sözü verdi.

Dünyanın karbon emisyonunun %60’ını üreten ve enerjisinin %78’ini kullanan şehirler, Paris Anlaşması’nın vaatten gerçeğe dönüşmesinde büyük rol oynamak durumunda kalacak. Bu yüzden COP 21’nin şimdi diğer şehirlere nasıl yapıldığının gösterilmesi gerekiyor.

Planlar, 2024 Olimpiyatları’nın çok ötesine uzanıyor. 2030 yılına kadar Paris’in en ünlü caddesi Champs-Élysées, 250 milyon euro’luk devasa bir yenilemenin parçası olarak ‘olağanüstü bir bahçeye’ dönüştürülecek. Planlar arasında araba şeritlerinin sayısının dörtten ikiye düşürülmesi, yeni yaya ve yeşil alanlar oluşturulması ve 1,9 km uzunluğundaki cadde boyunca hava kalitesini iyileştiren ‘ağaç tüneller’ dikilmesi yer alıyor.

Bu girişimlerin belki de en önemlisi; Paris’in araba kullanımını azaltıp yürüyerek ve toplu taşımayla seyahati teşvik etmeye odaklanması ve bu şekilde 2 milyon sakinin çevrelerindeki şehirle etkileşim biçimini yeniden şekillendirmesi olabilir. Hidalgo’nun danışmanlarından biri, şehrin Sorbonne Üniversitesi’nde profesör olarak görev alan, aynı zamanda ’15 dakikalık şehir’ konseptinin önde gelen savunucularından Carlos Moreno. Kentin bu modelinde, sakinlerin evlerinden 15 dk içinde tüm temel hizmetlere (toplu taşıma, mağazalar, okullar) erişebilmesi öne çıkıyor. Moreno geçen yıl Time’a verdiği demeçte, salgın boyunca yeni merkezler yaratmanın mümkün olduğunu tecrübe ettiklerini ve bu konuda oldukça iyimser olduklarını belirtiyor.

Dünyanın herhangi bir yerindeki çok az şehir şu anda Paris kadar cesur ve proaktif davranıyor. Geleneksel olarak, Paris’in doğusundaki ve batısındaki yer alan iki büyük park Bois de Vincennes ve Bois de Boulogne, şehrin akciğerleri olmaya devam ediyor. Ancak her şey planlandığı gibi giderse, Parisliler yakında nefes alacak daha çok alana sahip olacaklar.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu