GÜNDEM

‘Temiz ve sağlıklı’ bir çevreye erişim insan hakkı ilan edildi

Küresel çevre krizi nedeniyle her yıl 9 milyondan fazla erken ölüm yaşanırken alınan bu karar, yaşamı değiştiren bir potansiyele sahip.

Birleşmiş Milletler geçtiğimiz Cuma günü temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrenin temel bir insan hakkı olduğunu ilan etti. İsviçre, Slovenya, Kosta Rika, Maldivler ve Fas tarafından önerilen karar, 4 ülkenin (Rusya, Hindistan, Çin ve Japonya) 43 oyu ve çekimser oylarla kabul edildi. ABD ise 47 üyeli konseyin bir parçası olmadığı için oy kullanmadı.

Bu karar ilk olarak 1990’larda gündeme getirildi ve o tarihten itibaren birçok çevre grubunun ve BM’nin bazı kesimlerinin onaylaması için uzun ve zorlu bir mücadeleye tanıklık etti. Yasal olarak bağlayıcı olmamayan yeni karar, 2010 yılında temiz suya erişimin bir insan hakkı olduğunu kabul eden ve birçok ülkenin anayasalarına su hakkı eklemesine neden olan karara benzer şekilde, çevre sorunlarının ulusların siyasi gündeminin daha ön saflarına yerleştirilmesine yardımcı olabilir.

Kararın destekleyicileri bunu temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye odaklanmayı daha da artırmak, yalnızca iklim değişikliğinin etkisine değil, aynı zamanda DSÖ’nün yakın zamanda güncellediği hava kirliliği konusunda daha katı kurallar önerisine odaklanmayı artırmak için ilk adım olarak görüyorlar. Ayrıca, Glasgow’da düzenlenecek BM İklim Konferansı COP 26’ya odaklanmayı daha da artıracağı düşünülüyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet yaptığı açıklamada temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkın tanınmasının; insanları ve gezegeni ayrıca soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, yediğimiz yemeği korumakla ilgili olduğunu söyledi. Aynı zamanda sağlıklı bir çevre hakkına ilişkin bu karar ile insanları ve doğayı koruyacak dönüştürücü ekonomik, sosyal ve çevresel politikaları uygulamak adına bir çıkış noktası sağlamak için artık cesur adımlar atılması gerektiğini de belirtti.

BM Çevre Programı Yetkili Müdürü Inger Andersen de kararı memnuniyetle karşılayarak çevresel adalet için bir dönüm noktası olarak nitelendirdi. Andersen yaptığı açıklamada, Cenevre’de alınan kararların, bireyler ve topluluklar için sağlık ve geçim kaynaklarına yönelik çok sayıda riske karşı bir kalkan olduğunu söyledi. Ayrıca Andersen, sağlıklı bir çevre hakkının tanınmasının, sosyal ve çevresel adalet için devam eden çalışmalarında tarihi bir dönüm noktası olduğunu da dile getirdi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu